Merhabalar...

Şu anda Elena Demiryürek'in blog'unda bulunuyorsunuz... Burada benim yazılarımı, röportajlarımı bulabilirsiniz... Fotoğraflarlara gün gelecek zenginleşecek bu blog ama şimdilik zamanı var... Hepinize geldiğiniz için teşekkür ederim

6 Ağustos 2007 Pazartesi

Türkiye AKUT 'a güveniyor

Röportaj tarihi: 27/09/2002


Nasuh Mahruki adı son dönemlerde yine sıkça anılmaya başladı. Ancak kamuoyu bu kez onu kurtarıcı, dağcı, sörfçü kimliği ile değil de başkanı olduğu AKUT'taki (Araştırma Kurtarma Timi) ' kriz ortamı' nedeniyle konuşuyor. AKUT'un eski kimliğini kaybettiği, toplumsal görevleri yerine getirmekten çok, 'kişilerin' boyunduruğuna girdiği iddialarına karşı çıkan Mahruki ve ekibi ise ''AKUT tüm Türkiye'nin'' diyor. 15 gün önce Cumhuriyet'in sorularını yanıtlayan Mahruki'nin AKUT ve dağcılık sporu ile ilgili görüşleri şöyle:

- AKUT için ne düşünüyorsunuz?

- AKUT bambaşka bir şey. Birey olarak bu topluma olan borcumu AKUT'ta yerine getirmişim gibi düşünüyorum. Bu topluma pek çok borcum olduğunu ve AKUT ile boçlarımın bir kısmını ödeyebildiğimi hissediyorum. AKUT ya da ulusal sporculuk statüsünde bu ülkeyi çeşitli alanlarda temsil etmek önemli. Sonuçta ilk çıkış noktam, kendime olan sorumluluğum ve hemen yanında bu ülkeye duyduğum sorumluluk. Bunlar birlikte geliştiler ve sonuçta beni düşünce olarak ve felsefi açıdan şu anda bulunduğum noktaya getirdiler. Yaptığım her şeyi de bu iki düşünceye göre oluşturuyorum. Farkındayım ki en büyük sorumluluğum bu toplumun bir parçası olmam.

Dağcılıktan yola çıktık

- AKUT, 17 Ağustos, 12 Kasım, Yunanistan depremlerinde ve birçok dağcının kurtarılmasında büyük rol oynadı. Peki AKUT'un gerçekten kurulma amacı neydi?

- İlk kuruluş aşamasında AKUT, dağcıların bir örgütlenmesiydi. Özellikle dağcıların uğradığı kazalar amacıyla kurulması amaçlanıyordu. Ancak biz bir şey daha fark ettik ki, Türkiye deprem kuşağında yer alıyor. Nüfusun yüzde 90'ı deprem bölgelerinde yaşıyor, yani doğal afetlere de açık bir ülke. O zaman dedik ki biz örgütlü ve kurtarmayı bilen bir ekibiz, bu disiplini doğa sporlarının yanı sıra doğal afetlerde de kullanalım. AKUT resmi olarak 1996 yılında kuruldu. 1999 yılındaki, 17 Ağustos'taki depremde ismini duyurdu ama 1998'deki Adana-Ceyhan depreminde de kurtarma çalışması yaptı. Bugüne kadar 93 tane kurtarma operasyonu yaptık. Hatta 93.'sü geçen günlerde Antalya ekibimiz tarafından yapıldı. 600'ün üzerinde kişinin hayatının kurtarılmasına ya da güvenli yaşam koşullarına ulaşmasına yardım ettik. Yurtdışı operasyonlarımız var. Yunanistan, Hindistan, Mozambik gibi ülkelerde arama kurtarma operasyonları, dağ kazaları, geniş alanda arama operasyonları depremler, seller, çığlar bunlarla ilgili çalışmalarımız var. Ekibimiz bunları tamamen görev duygusuyla ve hiçbir karşılık beklemeden yapıyor. Çok doğru yapmışız. Türkiye'de genel anlamda bir sivil toplum ekibinin ne kadar gerekli olduğunu ve bir sivil toplum ekibinin kendi başına nasıl hareket etmesi gerektiğini zaten 17 Ağustos depreminde fark ettik. Biz çok değişik bir şey yapmıyoruz. Bu yaptığımız, 100 yıldan fazladır Avrupa'da yapılıyor. Aslında baktığınız zaman, bizde de eski zamanlardan beri var. Örneğin tulumbacılar, dünyanın en eski itfaiye teşkilatıdır. 'İmece' dediğimiz şey de bir yerde bu aslında. Sivil toplum kendi inisiyatifini kullanarak ve devletten bir şey beklemeden çözüme ulaşmalıdır. Sorunlarımızı kendi gücümüzü kullanarak çözelim ve başkalarından yardım beklemeyelim.

- AKUT şu son zamanlarda kurtarma operasyonlarının dışında basına kendi iç sorunlarıyla yansıyor. Siz en yetkili ağız olarak bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?

- Bu açıkçası bizi çok fazla üzen bir konu. AKUT'un içinde gazetelere yansıdığı ölçüde bir sorun hiçbir zaman yaşanmadı. AKUT'un tarihinde yaşanmadı. AKUT demokratik bir sivil toplum örgütü. Bütün sorunlar demokrasi çerçevesi içerisinde çözülüyor. Yönetim kurulunda bir problem varsa genel kurulda yeni bir yönetim kurulu seçilir. Demokratik oluşturulmuş kurumlar var ve problemler burada çözülür. Bahsedilen konular, derneğimizden disiplin suçuyla atılmış kişilerin konuyu medyaya taşımaları, medyanın da bu konuda araştırma yapmadan olayı gündeme getirmelerinden kaynaklanıyor. İki yıl önce dernekten atılan bir insan, iki yıl sonra kendini çok farklı göstererek karşımıza çıkıyor. Bu kişi AKUT'un dürüstlük, güvenilirlik ve açıklık ilkelerini çiğnemiş, kişileri rencide edici sözler sarf etmiş. Biz bu adamı içimizde mi tutalım? Kurumun çıkarları ön plandadır. Sonuçta bir suç varsa, tanımı varsa, cezası da vardır. Tamamen demokratik kararlar içerisinde disiplin kurulu kararını vermiş, yönetim kurulu da gerekli maddeler uyarınca oybirliğiyle bu kişinin dernekten atılmasına karar vermiştir. AKUT şu sıralarda yeni atılımlar yapıyor. Biz AKUT'u Bingöl'de kurduk. Doğu'da bütün o bölgeye hizmet etmesi için tamamı gönüllü olan bir ekipten bahsediyoruz. Genç AKUT'çu projesini bu yıl başlatıyoruz. 9-12 yaş arası çocuklara basit bir arama-kurtarma misyonu ve biraz da yurttaşlık bilgisi öğretmeyi amaçlıyoruz. Marmaris'te yeni bir ekibimiz kuruldu, onlar da çok iyi çalışıyorlar. Böylelikle AKUT'u bu topluma daha faydalı hale getirmeye çalışırken bunları anlatacağımız yerde böyle şeylerle uğraşmak zorunda kalıyoruz.

AKUT yıpratılıyor

- Bu haberleri nasıl değerlendiriyorsunuz. AKUT'u yıpratma çabası söz konusu mu?

- Tabii ki sonuçta baktığınızda o manaya geliyor. Sonuçta AKUT, toplumun çok güvendiği bir kurum. 17 Ağustos'ta hepimiz canımızı ortaya koyduk. Bunu hiç tanımadığımız insanları kurtarmak için yaptık. Aradan 3 yıl geçince bizim kişiliğimiz mi değişti? Hayır! Aynı ruh haliyle hatta daha çok bilgiyle hareket ediyoruz, çünkü öğrendik. Bu iş dünyada nasıl yapılıyor, ülkemizin özel koşulları neler, tüm bunları da öğrendik. Ruh halimiz zaten aynı, bir şey değişmedi. Fakat sanki değişmişiz gibi bir hava yaratılması bizi çok rahatsız ediyor. Böyle bir şey yok.

- Dışarıdan baktığınızda Nasuh Mahruki'yi nasıl buluyorsunuz.

- Öncelikli olarak bir insanım ve beni motive eden unsurlardan bir tanesi kendimi ifade edebilmek. Dağcılığı ve yazmanın bana çok uygun olduğunu düşünüyorum, çünkü gerçekten kendimi yaptığım sporlarla ve yazdığım kitaplarla iyi ifade ettiğimi düşünüyorum.

Hiç yorum yok: