Merhabalar...

Şu anda Elena Demiryürek'in blog'unda bulunuyorsunuz... Burada benim yazılarımı, röportajlarımı bulabilirsiniz... Fotoğraflarlara gün gelecek zenginleşecek bu blog ama şimdilik zamanı var... Hepinize geldiğiniz için teşekkür ederim

21 Eylül 2007 Cuma

Kelebek ve arının hikâyesi

C Spor 26.11.2003

ELENA DEMİRYÜREK

Cassius Marcellus Clay , ya da bilinen adıyla Muhammed Ali Clay ... 18 Ocak 1942 yılında Louisville'de doğan ve gençlik yıllarında başladığı boks sayesinde zirveye çıkan ve sonradan kullanmaya başladığı Muhammed Ali adını altın harflerle ringlere yazdıran efsane boksör şu sıralar yine gündemde. Ancak eldivenleriyle değil, yaşantısını anlatan ''Goat'' adlı kitabıyla... Hayatının tüm kesitlerini fotoğraflarıyla hayranlarına duyuran bu dev eser, aynı zamanda Muhammed Ali'nin bilinmeyen yönlerini de okuyucularına aktarıyor. Boksa adanan yaşam
Muhammed Ali Clay, başarılarının yanısıra medyayla, insanlarla ilişkileri ve olaylara bakış açısıyla yaşayan herkese büyük dersler vermiş bir öğretmen. Onun için, ''Çok adam vardır yaşadıkları yerde zamanı etkiler; fakat çok azı vardır zamanı karıştırır'' ifadesinin kullanması sanırız ne denli büyük bir isim olduğunu kanıtlamaya yeter. 37 nakavt, 56 altın madalya, 3 dünya ağırsiklet boks şampiyonluğuyla dolu olan kariyerinin yanısıra, 3'ü boşanmayla sonuçlanan 4 evlilik ve daha pek çok değişik anı sığdırılmış 62 yıllık bir yaşam.
Clay, 12 yaşında biraz gerektirdiği, biraz da çevresinde yaşananlardan uzakta kalmak için boksa başladı. Lousville yani genellikle Afrika asıllı Amerikalıların yaşadığı varoş sayılabilecek bir yerde doğdu. Bisikleti çalınınca boksa adım attı. Lise öğrencisiyken Ulusal Golden Gloves Ortasiklet Şampiyonası'nı kazandı. Tüm dünyayı şaşırtan ve saygı duyulmasını sağlayan boks kariyerine böylece başlamış oldu. Olay çıkartmayı sever
Sadece güçlü yumrukları ile bir yerlere gelmedi o... Kıvrak zekası, yaptığı herşeyi şov malzemesi yapması, savaşın gölgesinde yaşayan ABD'lilere ilaç gibi geldi. O pek çok gencin nedensiz bir savaş uğruna yaşamını yitirdiği Vietnam'a gitmeyi reddetti. O kadar ki neden askere gitmediğini soran bir gazeteciye o yıllarda şu yanıtı vermişti: ''Vietkonklularla (Vietnam komandosu) neden savaşayım, onlar bana zenci demiyor ki'' cevabını verdi ve tüm ABD'yi karıştırdı. Ülkede savaş karşıtı olan halkın yanısıra, cephede olanların aileleri de içten içe kendilerine tercüman olan bu adama büyük bir sempati besliyordu. Benim en büyük savaşım sizinle
Irçılık karşıtı her organizasyonda yer alıyordu. Müslüman olduktan sonra bu konuya daha da ilgi gösteren Clay, zencilere karşı yapılan ayrımcılığı tüm ülkenin yüzüne vurmaya başladı. O kadar ki önemli bir maç öncesinde ''Benim düşmanım Vietnam'da değil, burada. Benim düşmanım sizsiniz'' diyecek kadar da sivri dilli bir adam haline geldi.
Ali'nin en büyük kozu maç öncesi, sırası ve sonrasında çok konuşmasıydı. Mikrofon gördüğü heryerde iddialı konuşmalar yapıyor ve medyanın ilgisini çekmeyi başarıyordu. Ringde ise rakiplerini yıldırmak için konuşurdu boksörler onun bu tavrı nedeniyle çoğu zaman maça konsantre olamazlardı. Bu hakemlerden sık sık uyarı almasına da neden olurdu.
Kariyerinin en önemli noktasında savaş alehtarı konuşmaları, ırkçılık için verdiği mücadele ve ABD hükümetine açıktan meydan okuması, 1965 yılında WBA ve iki yıl sonra da WBC tarafından ünvanlarının elinden alınmasına neden oldu. Ama o yine de yılmadı. Üç yıllık bir aradan sonra ringlere kaldığı yerden geri döndü.
Onu en çok bu cümlesiyle tanıyoruz: 'Kelebek gibi uçar, arı gibi sokarım.' Renkli kişiliğinin yanısıra, disiplinli çalışma temposuyla da çağının ve kendinden sonra gelecek nesillere de boksun felsefesini aşıladı. Havuzun içinde çalışarak dayanıklılığını arttıran Clay bu sayede ringde daha rahat hareket ediyordu. Boks, sert bir spor olmasına rağmen, onun altın gibi bir kalbi var. Nerede düşkün bir insan, çaresiz bir çocuk görse ona yardım etmek için tüm gücünü ve servetini kullanmaktan kaçınmazdı. Uluslararası yardım kuruluşlarının gönüllü üyesiydi. Ünlülerin dostu
Döneminin ünlü isimleriyle de yakın ilişkileri olan Ali, sanat camiasından da tanınmış hayranlara sahipti. Döneminin sinema yıldızlarından, en ünlü müzik gruplarından Beatles 'la olan arkadaşları da onu seyretmek için tribündeki yerini alıyordu. Ali, en çok medyayla olan ilişkileriyle dikkatleri üzerine çekti. Basın ile dialoglarını hep iyi tutan ve renkli kişiliğiyle hep gündemde kalan Clay, attığı her adım olay olurdu. Sayısız kez dergilere, gazete manşetlerine taşındı. Politikaya olan ilgisi, ırkçılıkla mücadelesinde basını çok iyi bir araç olarak kullandı.
Yardımseverliğinin, başarılı kariyerinin yanısıra kendini çok sevmesiyle de tanınıyor. Verdiği demeçlerde ve ropörtajlarda buna sık sık değiniyordu. Bundan hiçbir zaman ödün vermeyen Clay, 'Bütün zamanların en iyisiyim' sözüyle de bunu kanıtlıyordu. Evliliğin sırrı: Susmak
Muhammed Ali, kendisiyle yapılan bir röportajda mutlu bir evliliğin nasıl olacağını soran gazeteciye ''Evliliğinizin sonsuza dek sürmesini istiyorsanız, susmalı ve herşeye katılmalısınız.'' der. Ancak 3 kez boşanan Ali, 4. evliliğini yapmıştır. Efsanevi boksöre bu hatırlatıldığında, ''İlk üçünde susmayı öğrendim ve bunu yapmadığım zaman neler olabileceğini gördüm. Yani hepsi 4.'sü için bir hazırlıktı'' cevabını veriyor.
Muhammed Ali son eşiyle çocukluğundan bu yana tanışıyor. Kendisinden 14 yaş ufak olan Loonie ile çocukluk arkadaşı. Aynı kasabada büyümüş ve yıllar sonra birbirlerini bulmuşlar. İkisinin şu anda 12 yaşında bir oğlu var. Bu Muhammed Ali'nin 9 çocuğunun en küçüğü. Hastalık onu bitiremedi
56 altın madalyaya sahip başarılı boksör, yakalandığı parkinson hastalığından dolayı çiftliğinde inzivaya çekildi. Eskisinden biraz daha sessiz, biraz daha ağır ama yine de bir efsane. Başarılı bir kariyer hepsinden önemlisi, engellenemez bir özgürlük arayışı var. Herkes onu efsane olarak değerlendirse de bakın o kendini nasıl değerlendiriyor: ''Tanrı, bana bu hastalığı vererek, kendisinden daha büyük olmadığımı kanıtladı. Ben de sıradan bir insanım.'' Kızı da onun izinde
Muhammed Ali hastalığı nedeniyle ringlerden çekilmiş olsa da ailenin bir başka ferdi boksta fırtına gibi esiyor. Laila (Leyla) Ali, babasının izinden giderek bayan boksunda bir efsane olmak için ter döküyor.

Hiç yorum yok: