Merhabalar...

Şu anda Elena Demiryürek'in blog'unda bulunuyorsunuz... Burada benim yazılarımı, röportajlarımı bulabilirsiniz... Fotoğraflarlara gün gelecek zenginleşecek bu blog ama şimdilik zamanı var... Hepinize geldiğiniz için teşekkür ederim

9 Ocak 2009 Cuma

Zico'nun Prensleri

Fenerbahçe Dergisi Aralık 2006 46. Sayı
Röportaj: ELENA DEMİRYÜREK

Fotoğraf: Ahmet Hopyar

Kutay, İbrahim, Osman, Alper, Umut ve Mert… Bu 6 isim Fenerbahçemizin yıldızları parlayan genç oyuncuları. Her zaman genç oyunculara verdiği önemle bilinen teknik direktörümüz Zico, PAF Takımımızın 6 yetenekli oyuncusuna da zaman zaman şans veriyor. Bu gençlerin geldikleri yerler, hayat tarzları birbirlerinden farklı ama yinede onları birbirlerine bağlayan çok önemli nedenler var. Bunların başında futbola olan tutkuları ve Fenerbahçe sevgileri geliyor. Hepsini ortak isteği Fenerbahçe ve A Milli Takım için vazgeçilmez olmak. Fenerbahçe’nin, A takımda yer alan ağabeylerinin ve teknik direktörümüz Zico’nun yol göstermesi ve PAF Takım’da aldıkları sıkı eğitimle birlikte. Kendi geleceklerine en iyi şekilde yön vermeye çalışıyorlar. Bir çok futbolcudan ziyade genç yaşlarına karşın İstanbul’un ne kadar tehlikeli olabileceğini biliyor ve kendilerine ya da futbol kariyerlerine zarar verecek şeylerden uzak duruyorlar. Profesyonelliğe emin adımlarla ilerleyen bu gençler Fenerbahçemizin 100. yılında PAF Takımı olarak ligde şampiyonluk ipini göğüsleyerek Kulübümüzün 100. Şeref Yılına isimlerini yazdırmak istiyorlar. Bu birbirinden saygılı ve yetenekli gencin büyük hayalleri ve bunu gerçekleştirebilecek oranda da yetenekleri var. Altısı da Zico’nun kendilerine verdiği şansı değerlendirmek için ellerinden gelen her şeyi yapacaklarını söylüyor. Yıllarca televizyonda izledikleri, futbollarına hayranlık besledikleri isimler ile birlikte forma şansı bulmak da onlar için gerçek bir mutluluk. Fenerbahçemizin ve Zico’nun bu 6 yeni keşfi, Fenerbahçe Dergisi’nin sorularını yanıtladı. Bu altı genç ile gelecek planlarını, şu anki durumlarını, futbolu ve hayatı konuştuk. Altısı da sorularımıza büyük bir içtenlikle cevap verdi.

- Fenerbahçe’yi daha önce oynadığınız takımlardan ayıran en önemli özellik nedir?
KUTAY ŞENYIL - Fenerbahçe ismi bizim kariyerimiz için önemli çünkü buradan bir yere gittiğimiz zaman farklı davranıyorlar. ALPER BALABAN – Fenerbahçe’nin ismi diğer kulüplerin çok ötesinde. Fenerbahçe’de oynuyorum dediğimizde bize gösterilen saygı ile amatör kulüplerin herhangi İsim farkı var en başta. Fenerbahçe’de oynuyorum dediğinizde insanlar size başka bakmaya başlıyorlar.
OSMAN KÜRŞAT DUMAN – Hem futbol eğitimi hem de genel eğitim açısından büyük önem taşıyor. Buradaki futbolcu ile amatör takımdaki futbolcu aynı değil.

- A Takım ile idmana çıkmak nasıl bir duygu?
A.B – A Takımda da PAF Takımda da aynı idmanları yapıyoruz. Ama A Takıma çıktığınızda profesyonel olarak bakılıyor ve profesyonelliğin gerektiği gibi davranıyorlar. K.Ş. – PAF Takım’da her hangi bir baskı yok. Hâlâ öğrenme aşamasında olduğunuz için PAF Takım’da öğretmen öğrenci ilişkisi var. Ama A Takım’da hocalar hiçbir şekilde karışmıyorlar. Çünkü senin profesyonel olduğuna ve bu nedenle de Fenerbahçe A Takımı’nda yer aldığına inanıyorlar. U.G. – PAF Takım’dan A Takım’a çıktığımızda yıllarca televizyonlarda izlediğimiz ağabeylerimiz ile aynı sahada çalışma, maçlarda forma giyme şansı buluyoruz. İdmanlarda A Takımda yer alan ağabeylerimizin hepsi bize yardımcı oluyorlar, desteklerini esirgemiyorlar.

- A Takım idmanlarına çıktığınızda zorlanıyor musunuz?
O.D- PAF Takımda da profesyonel düzeyde idmana çıkıyorsunuz. Çünkü PAF Takımın bir adım sonrası A Takım oluyor. Ama yine de A Takım idmanına çıktığımızda biraz zorlanıyoruz. Bunun bir nedeni de hayranı olduğumuz futbolcularla aynı sahada idmana çıkma şansımızı yakalamaktan da olabilir. A Takım’da öğrendiğimiz her şey PAF Takım’da yaptığımız idmanlara bununla birlikte de PAF Ligi maçlarına yansıyor. Kendimize olan güvenimiz daha da artıyor ve bu da bize başarı hırsı olarak geri dönüyor. Bizim şu andaki ana hedeflerimizden biri PAF Ligi’nde şampiyon olabilmek.
K.Ş. – A Takım’da bizi Zico gibi bir futbol devi eğitiyor. Bu da bize ayrı bir haz veriyor. Ama arkadaşlarımın da dediği gibi bizim ana hedeflerimizden biri PAF takımda şampiyon olmak. Çünkü bu hem bizim hem de Fenerbahçemizin 100. yılı için unutulmaz olacak.

- Geçtiğimiz yıl PAF Takım için pek de parlak geçmedi. Ancak bu yıl şampiyonluğun en önemli adaylarından birisiniz. Geçtiğimiz yıl ile bu yıl arasında değişen ne oldu da böyle bir başarı yakaladınız?
A.B – Geçtiğimiz yıl şanssız bir sezon geçirdik. Ama bunun temel nedeni bence takımın Süper Genç’ten yeni çıkması ve takımda yer alan kimsenin birbirini tanımamasıydı. Ama şimdi birbirimizi tanıyoruz ve bu da futbolumuza sahada birbirimizin oyununu okumamıza neden oluyor.
O.D. – Alper’in de dediği gibi geçtiğimiz yıl yaşımız küçüktü. Diğer takımlarda en genç futbolcu 1988 doğumluyken, bizde bu sınır 1989’a kadar iniyordu.
M.G. – Geçtiğimiz yıl PAF Ligi’nde 1986 jenerasyonu vardı ama bizim takımda 1986lı fazla kimse yoktu. Belki bir özür değil ama küçük yaşta olmamız da geçtiğimiz yılın kaybedilmesine neden oldu.
İ.Y. – Benim dikkat çekmek istediğim başka bir konu var. Geçtiğimiz yılın maç kasetlerini tekrar tekrar izlediğimizde yediğimiz gollerin 60. dakikadan sonra geldiğini tespit ettik. Bunun nedeni kondisyon eksikliği. Çünkü kondisyonumuzu ayarlayamıyorduk. Kondisyonumuz yetersizdi. Ama şimdi durum değişti. Hocalarımız sayesinde kondisyonumuzu ayarlamayı ve 90 dakika boyunca bunu dengelemeyi öğrendik. Gerek hazırlık döneminde gerekse şimdi kondisyonumuz konusunda çalışmalarımızı sürdürüyoruz bu da her takımla baş edebilmemizi sağlıyor.


- Zico ile aynı sahada olmak nasıl bir duygu, ondan neler öğrendiğinizi düşünüyorsunuz?
K.Ş – Zico dünya futbolunun önemli bir ismi. Gençlere yaklaşımı, futbolcunun ruhundan anlaması ve bizleri çalıştırma şekli ile önemli bir teknik direktör. Ayrıca bizim gibi genç oyunculara verdiği önem de onu diğer teknik adamlardan ayırıyor. Bence hepimiz onun gibi bir hocaya sahip olduğumuz ve onunla çalışma şansını bize verdiği için çok şanslıyız.
İ.Y – Ben Zico’dan önce de A Takım ile idmanlara çıkmıştım. Ama Zico çok farklı. Benim mesela unutamadığım bir idman var. A Takım sahada çalışma yaparken Zico bizi alıp diğer sahada idman yaptı. Bizimle özel olarak ilgilendi. Biz şut antrenmanı yaptırdı. O çalışma sırasında o kadar heyecanlıydım ki bana attığı şutları karşılayamıyordum çünkü ayaklarım birbirine dolanıyordu. Zico ile çalışabilme şansını yakaladığımız için hepimiz kendimizi şanslı sayıyoruz.
A.B. – Zico, futbolun efsanelerinden biri ve bizim onunla çalışmak gibi bir şansımız var. Bu da bizim futbolumuzun gelişmesine büyük katkı sağlıyor. Ayrıca A Takım’daki ağabeylerimiz de bize yardımcı olmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Bizlere arkadaşlarıymışız gibi davranıyorlar.

- Futbolu bir meslek olarak seçme kararınız tam olarak ne zaman şekillendi ya da şu anda evet ben futbolcu oldum ekmeğimi buradan kazanacağım diyebiliyor musunuz? K.Ş. – Futbol hepimiz için büyük öneme sahip. Hepimiz futbol ile bir kariyer yapıp hayatımızı onunla kazanmak istiyoruz. Ama yine de futbol bir spor dalı ve sonunda yaşayabileceğimiz bir sakatlık ya da olumsuzluk kariyerimizin sonu olabilir. O nedenle hepimizin az çok bir B planı var. En azından eğitimlerimizi en iyi şekilde alarak olası bir duruma karşı hazırlıklı olmaya çalışıyoruz. M.G – Hepimiz futbolu çok seviyoruz. Ama Kutay’ın dediği gibi geleceğimiz için B planımız olması gerektiğini biliyoruz. İ.Y – Futbol hepimiz için büyük önem taşıyor. Ben kendi geleceğim için Spor Akademisi’ni kazanmak ve orada antrenörlük eğitimi almayı istiyorum. Çünkü şu durumda spor ile uğraşan bir insan olarak antrenörlük eğitimi almak benim için önemli. Gerçi bu durum hepimiz için önemli. A.B. – Ben liseyi Almanya’da tamamladım. Şimdi sadece futbola odaklandım. Bu durumun böyle de devam edeceğini düşünüyorum.
- Profesyonel olduktan ve büyük paralar kazanmaya başladıktan sonra hayatınızda neler değişecek? Şımaracak mısınız? K.Ş – Hepimiz İstanbul’u bu yaşta tanıdık. Ne gibi tuzaklar olduğunu az çok biliyoruz. Bunlara karşı bir duruşumuz var ve bu bilinçte olduğumuz için şımaracağımıza inanmıyorum. İ:Y – Ben arkadaşlarım adına ve kendi adıma şunu söylemek istiyorum: Azı ile yetinmeyi bildiğimiz için çoğu gördüğümüzde şımarmayacağız. Bundan fazlasıyla eminiz. Ailelerimiz de bu gibi durumlara izin vermez.




- Yurtdışında oynamak gibi hedefleriniz var mı? Bunlar nelerdir? M. G. – Ben Fenerbahçe’de forma giymeyi ve Fenerbahçe için mücadele etmeyi çok istiyorum ama eğer olmazsa ya da kariyerimin ilerleyen bölümlerinde Premier League’de yer alan bir takımda forma giymeyi isterim. A.B. – Arkadaşlarım gibi ben de Fenerbahçe’de forma giyip, takımıma hizmet etmek istiyorum. Eğer burada başarılı olursam Almanya Ligi’nde de forma giymek isterim. İ.Y. – Ben Fenerbahçe’nin yanı sıra İspanya’ya da İtalya’ya gitmek isterim.
- Milli Takım’da oynama konusunda ne düşünüyorsunuz? K. Ş. – A Milli Takım’a çıkabilmemiz için önce Fenerbahçe’de yani kendi takımımızın A Takımı’nda kendimizi kanıtlamamız gerektiğine inanıyorum. Bu anlamda ben kulüp takımlarının daha büyük önem taşıdığına inanıyorum. Çünkü kulüp takımında başarılı olmanız A Milli Takıma çıkmanızı da sağlıyor. Ayrıca Kulüp takımına bir futbolcunun daha çok önem vermesi gerekir çünkü Milli Takıma iki ayda bir gidiyorsunuz bunun yanı sıra kulüp takımınızda bütün bir sezonunuz geçiyor. Dahası oynadığınız lig maçları varsa Avrupa maçları derken hayatınız sezon boyunca o kulüpte geçiyor. Bu da sizin hayatınızın önemli bir bölümü demek. Bu açıdan bakıldığında kulüp takımında başarılı olmanız zaten size Milli Takım yolunu açmış oluyor.



- Tatil günlerinde aman şu hareketi yapmayayım sakatlanırım diyor musunuz? O.D. – Profesyonellik yolunda emin adımlarla ilerliyoruz. Çok fazla mücadele ediyor ve efor sarf ediyoruz. Bu durumun birden bire yerle bir olmaması için profesyonel gibi düşünmeliyiz. Bu nedenle de hayatımıza bu anlamda fazlası ile dikkat ediyoruz. K.Ş. – PAF Takım demek Profesyonelliğe Aday Futbolcular demek biz de bu konuda elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyoruz. Hocalarımızın direktifi doğrultusunda izinli olduğumuz zamanları geçiriyoruz ve kendimize dikkat ediyoruz. Bazen hocalarımız bize farklı sporlar yapmamız konusunda uyarılarda bulunuyor çünkü sadece futbola odaklı yaşamak bedeni yoruyor. İzinli olduğumuz zamanlarda ya da tatillerde mümkün olduğu kadar dikkatli bir şekilde diğer sporları da yapmaya çalışıyoruz. Ama onun dışında kendimize dikkat ediyoruz. M.G – 11 ay boyunca hayatımız futbol oluyor. Bu nedenle tatil dönemimizde hocalarımız da başka sporlar yapmamız konusunda bizi teşvik ediyorlar. Onların söyledikleri ölçüde başka sporlar da yapıyoruz. Ama mümkün olduğu kadar dikkatli oluyoruz. Çünkü kariyerimizi ya da futbol hayatımızı tehlikeye atan bir şey yapmak istemiyoruz.
- Hobileriniz neler?
- M.G. Buna arkadaşlarım adına cevap verebilirim zannediyorum. Futbol hayatımızın büyük bölümünü kapsadığı için çoğunlukla sosyal hayatımız fazla olmuyor. Boş zamanlarımızı ailelerimizle ya da arkadaşlarımızla geçiriyoruz. Sinema, tiyatro gibi aktivitelerde bulunuyoruz. Onun dışında da boş zamanlarda bir araya geldiğimizde bilgisayar oyunları oynuyoruz. Özellikle futbol oyunları hepimizin ortak noktası.
- Şu anda oynadığınız mevkiinin size uygun olduğunu düşünüyor musunuz? Şurada daha rahat verimli olurum diye düşündüğünüz oluyor mu?
İ:Y – Futbolcunun kendisini tanıması bu anlamda büyük önem taşıyor. Ben şu anda forvet hattında oynuyorum ama sol açıkta oynadığımda daha verimli olabileceğime inanıyorum. Hatta bu konu ile ilgili olarak bir çok kişi böyle düşünüyor. Ama sonuçta hocamızın söylediği yerde ve şekilde oynamamız gerekiyor. K.Ş. - Boyum biraz kısa olduğu için sağ beke ya da sol beke kaymaya çalışıyorum. A Takım’a gittiğimde sağ bekte oynadım ve olmam gereken yerde oynuyormuş gibi hissettim.
O. D. – Ben mevkii olarak sol bekim olduğum yerden de mutluyum ama stoper oynayabilmeyi isterdim.
A.B. – Ben sol ya da sağ bekte oynuyorum. Defans oyuncusu değilim zaten defansta çok başarılı olabileceğimi sanmıyorum. Hocam bazen beni forvete koyuyor ve orada da kendimi iyi hissediyorum. Çünkü ben hücum oyuncusuyum. Defansta zorluk yaşıyorum bu da benim performansımı etkiliyor.
U. G. – Ben takımın stoperiyim olduğum yerden de çok mutluyum.
M. G. – Kaleci olarak mutluyum. Çoğunlukla frikikleri de ben kullanıyorum. Bu konuda kendimi geliştirebilirsem takıma da ekstra bir katkım olabilir.
- Sizi diğer PAF Takım oyuncularından ayırıp A Takıma çıkmanızı sağlayan özellikleriniz neler?
- İ.Y. Bunun başlıca nedeni deneyim. Ayrıca her futbolcu aynı performansı gösteremeyebiliyor. Benim savaşan bir yapım var bu da beni A Takıma çıkartan en önemli etkenlerden biri. Bir diğeri ise hızlı oluşum. Yenildiğim zaman buna tahammül edemiyorum ve yenilmemek için elimden gelen her şeyi yapıyorum. Hırsımın da A Takıma çıkmamda etkisi olduğunu düşünüyorum.

K.Ş. – Ben de İbrahim gibi uzun zamandır PAF Takımdayım. Benim kaptanlık geçmişimde var. Bu da benim liderlik vasfımı ortaya çıkartıyor. Bu da bence A Takıma çıkmamı sağladı. İlerleyen zamanlarda bu durumu geliştirebilirsem başarılı olacağıma inanıyorum.
O. D. – Mücadele yönü güçlü bir futbolcuyum. 90 dakika boyunca savaşırım ve bitiş düdüğü çalmadan maçı bırakmam. Ayrıca şutlarım da iyidir.
A.B. – Ben yenilmeyi hiç sevmem. Hırsımın beni ön plana çıkarttığına inanıyorum. Biz takım olarak 3 puanı almak için çok mücadele ediyoruz.
U.G. – Benim tekniğim kuvvetlidir hava toplarına çıkmayı severim. Gol atmak ve gol pozisyonu yaratmak benim en büyük özelliklerimden biri.
M.G. – Ben Türkiye’de uzun boylu kaleci sıkıntısı yaşadığını düşünüyorum. Ben 1.95 boyundayım, fiziksel yapımın A Takıma seçilmemde büyük etkisi olduğunu düşünüyorum.

- 100. Yıl ile ilgili mesajlarınız nelerdir? M.G. – Tüm branşlarda olduğu gibi PAF Takımda şampiyon olmayı umuyoruz. A.B. –Sakatlıktan uzakta kazasız belasız bir sezon geçirmeyi ve başta PAF Takım’da olmak üzere tüm branşlarda şampiyon olmak istiyoruz. İ.Y. – Fenerbahçe’nin 100. yılında PAF Takım’da yer almak ve kendi adıma gol kralı olmak istiyorum. K.Ş – PAF Takımda başarılı olmanın yanı sıra 100. yılımızda A Takımızın Türkiye Kupası’nı da kazanmasını istiyoruz.

KİM KİMDİR?
OSMAN KÜRŞAT DUMAN: 13 Mart 1987 İstanbul doğumlu. Defansın sol kanadında oynuyor ve sol ayağını kullanıyor. Fenerbahçe’ye Libadiye Spor Kulübü’nden geldi. 2 kez Genç Milli Takım’a çağrıldı ve ilerde hem Fenerbahçe’nin hem de A Milli Takım’ın vazgeçilmezi olmak istiyor.
ALPER BALABAN : 1 Ağustos 1987 Almanya doğumlu. Forvet ve sağ ayağını kullanıyor. 2005 yılında HSG Hoffenheim takımından Fenerbahçe’ye geldi. 1 kez Ümit Milli Takım forması giydi. Fenerbahçe ve Milli Takım’da kalıcı bir yere sahip olmak istiyor.
UMUT GÜZELSES : 15 Mayıs 1987 İstanbul doğumlu. 1 yaşında ailesi ile birlikte İsrail’e yerleşen Umut, Hapoel Tel Aviv Takımı’nın alt yapısında futbola başladı ve burada A Takıma kadar çıktı. Daha sonra 2005 yılında Fenerbahçe’ye transfer oldu. Forvet oynuyor ve sol ayağını kullanıyor. Milli Takım’da da Fenerbahçe’de de unutulmaz olmak istiyor.
İBRAHİM YAY : 24 Ekim 1988 İstanbul’da doğdu. 1999 yılında Tuzla Belediyespor Kulübü’nden geldi. Forvet oyuncusu ve her iki ayağını da kullanıyor. 24 kez Genç Milli Takım forması giydi.
FEHMİ MERT GÜNOK : 1 Mart 1989 Safranbolu’da doğdu. Kaleci. Futbola 1999 yılında Fenerbahçe’de başladı. 26 kez Genç Milli oldu. Mert’in babası Mahir Günok Trabzonspor, İstanbulspor ve Kocaelispor’un kalesini korudu.
KUTAY ŞENYIL: 6 Mart 1987 Kocaeli doğumlu. Futbola Kocaelispor’da başladı. 1999’da Fenerbahçe’ye transfer oldu. Defans oyuncusu ve her iki ayağını da kullanabiliyor.

Hiç yorum yok: