Merhabalar...

Şu anda Elena Demiryürek'in blog'unda bulunuyorsunuz... Burada benim yazılarımı, röportajlarımı bulabilirsiniz... Fotoğraflarlara gün gelecek zenginleşecek bu blog ama şimdilik zamanı var... Hepinize geldiğiniz için teşekkür ederim

21 Eylül 2007 Cuma

Şenol, Birol, ama 'gol' yok

C Spor 28.01.2004

ELENA DEMİRYÜREK

Çocukluğu Darıca'da geçmiş komik bir adam. Bundan yıllar öncesinde herkesin Beşiktaşlı olduğunu sanacak kadar da fanatik... 14 yıl boyunca şampiyon olamamasına karşın takımını desteklemekten asla vazgeçmemiş, Birol Güven ... Beşiktaşlılığı babadan oğula geçen bir gelenek gibi kimliğinin bir parçası haline getirmiş. Güven, televizyonda yayınlanan pekçok dizinin senaristi ve yönetmeni. Ama şimdilerde i Beşiktaş'ının yönetim kadrosunda aldığı görevle dikkatleri üzerine çekiyor.
- Ne zaman Beşiktaşlı oldunuz?
- Takım tutarken nedenine niçinine bakılmaz. Bu genelde babadan oğula geçen bir durumdur. Benim babam fanatik bir Beşiktaşlı'ydı. Hatta ben doğmadan önce ''Birol, Şenol, gol'' diye bir slogan varmış ve ağabeyimin adı Şenol benimkisi ise Birol. O kadar fanatikmiş ki eğer bir oğlu daha olursa onun adını da ''gol'' koyacağını söylemiş. Şans o ki kızkardeşim doğmuş.
- Çocuklar Duymasın'da Haluk karakteri de sizin gibi Beşiktaşlı... Bu diğer takımlardan tepki almıyor mu?
- Haluk'un Beşiktaşlı olmasının benimle bir ilgisi yok. Orada çizdiğim karakter halk tipi bir adamın üst seviyelerde yaşadığı maceraları anlatıyor. Bunu en iyi anlatan takım da Beşiktaş. Onun Galatasaraylı ya da Fenerbahçeli olması diğer takım taraftarlarının tepkisine neden olabilirdi. Beşiktaş daha ortada, daha objektif... F.Bahçe ve G.Saray taraftarı da bu nedenle onun takımını sorun etmiyor. Ayrıca Haluk'un milliyetçi bir tavrı da var; Şampiyonlar Ligi ve UEFA Kupası maçlarında Türkiye'den kim oynarsa onu tutuyor.
- Beşiktaş'ın uzun süre şampiyon olamaması sizi nasıl etkiledi?
- Yetiştiğim yerde hemen herkes Beşiktaşlıydı. Ben bunun heryerde böyle olduğunu sanıyordum ama değilmiş... Benim yaşımdaki Beşiktaşlılar'ın tümü neredeyse bunalım bir jenerasyon olarak adlandırılabilir. Serdar Bilgili , yönetimdeki arkadaşlar, ben yani o kuşağın tamamının, başarı peşinde koşmasının nedeni de bu. Çocukluğunda ve gençliğinde şampiyonluk yaşamamış olanlar şimdi Beşiktaş yönetiminde söz sahibi.

- Beşiktaş'ın son iki yılda elde ettiği başarıları nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Bu başarıyı Serdar Bilgili 'ye bağlıyorum. Çok mütevazı bir takımdı ama silikti. Bu durum da Süleyman Seba 'nın stratejisiydi. Bilgili de sağlam altyapısı olan bu takımı kaliteli oyuncularla başka bir yöne çekti. Bence bu başarı şimdiki yönetimin başarısıdır.

- Serdar Bilgili yönetimine on üzerinden kaç verirsiniz?
- Serdar Bilgili yönetimine ilk geldiği sezon on üzerinden düşük bir not verirdim. Sonraki iki yıl içinse on üzerinden on veririm.

- Beşiktaş ile ilişkileriniz nelerdir?
-. Zaman zaman yönetimde görevler veriliyor ve ben de severek yapıyorum. 100. yılda da organizasyon komitesinde yer aldım. Ufak tefek şeylerle uğraşıyorum. Beşiktaş'a hizmet etmek için yönetimde olmak ya da olmamak önemli değil. Siyah-Beyazlı renklere gönül vermek yeterli.

- Elinizde televizyon gibi kitle iletişiminin en önemli aracı var. Günün birinde bunu Beşiktaş yönetiminde yer almak için kullanmak gibi bir amacınız var mı?
- Beşiktaş'a başkan olmak gibi bir niyetim yok. Takımım adına birşey yapmam için yönetimde olmak gibi bir zorunluluğum yok. Bana görev verildiğinde herzaman takımıma hizmet ederim.

- Televizyonla futbol arasında nasıl bir benzerlik var?
- Birbirine benzeyen meslekler. İkisi de son haftayla değerlendirilir. Ahmet Dursun'un 50 gol atması önemli değildir. Son hafta kaçırdığı gol önemlidir. Siz çok iyi işler yapmış olabilirsiniz ama son hafta reytinginiz düşükse masaya yatırılırsınız. Bu adil bir şey, sektörün getirdiği bir durum. Ben buna hazırlıklıyım.
Örneğin bir Bülent Korkmaz , Frank De Boer iyi futbolcular olabilir ama son hafta kötü oynamışlarsa çok eleştirilebilirler. Örneğin Beşiktaşlı Rıza 'nın takıma önemli hizmetleri vardır ama son hafta ''yuh'' landığını biliyorum. Futbolcular ben büyüyünce bu mesleği yapacağım derken bunu göze almalı.

- Bir takımda önemli bir oyuncunun ayrılması ne gibi olumsuz sonuçlar doğurur?
- Oyun sistemi ona göre kurgulanmışsa sorun olabilir. Bizde de bir oyuncunun ayrılması sorun olabilir. Ama stratejistlerin, yönetmenlerin, teknik direktörlerin takım oyununun bozulmaması için B, C planları olmalı. Takım oyunu bozuluyor gibi gözükse de başka biri oyuna girer. Yani gösteri devam eder. Bu durum halk oyunları gibidir. Çayda Çıra oynarken bir kız çıkar yerine başkası girer ama siz yine de o oyunu oynamaya devam edersiniz.

- Beşiktaş Kulübü, Fenerbahçe gibi bir televizyon kanalı kurma kararı alsa buraya bir proje hazırlamayı düşünür müsünüz?
- Beşiktaş bunu en iyi şekilde yapabilecek alt yapıya sahip. İbrahim Altınsay , televizyonculukta bir idoldür ve kulüp için önemli bir kişidir. O bunun en iyisini yapar.

Hiç yorum yok: