Merhabalar...

Şu anda Elena Demiryürek'in blog'unda bulunuyorsunuz... Burada benim yazılarımı, röportajlarımı bulabilirsiniz... Fotoğraflarlara gün gelecek zenginleşecek bu blog ama şimdilik zamanı var... Hepinize geldiğiniz için teşekkür ederim

14 Ocak 2009 Çarşamba

Taraftarın taçlı kraliçesi: Linda

Fenerbahçe Dergisi'nin 50. Sayısı
Röportaj: Elena Demiryürek
Fotoğraflar: Ahmet Hopyar

Almanya’da doğup büyüdü, ABD’de üniversiteye gitti. WNBA’de oynadı, İtalya, Rusya gibi ülkelerin takımlarında forma giydi ve son olarak da Fenerbahçe bayan basketbol takımımızda görev yapıyor. Linda Frochlich, çok kısa bir zamanda tüm Fenerbahçelilerin gönlünde taht kurdu. O kadar ki taraftarımız onu kraliçe ilan etti, kendisine taht, asa ve bir de taç hediye etti. Ayrıca tribünlerde şarkılar bestelendi ve fotoğraflarından posterler yapıldı. Çok kısa bir sürede Fenerbahçe taraftarının gönlünü fetheden, taraftarın sevgilisi haline gelen, Linda, takımımız için de büyük önem taşıyor. Kalabalık bir aileden gelmesi ve 5 kardeşin en büyüğü olması ona anaç bir özellik kazandırmış. Maçlarda da bu sayede oyuncularımızı bir araya toplamayı başarıyor.

- Kariyerin hakkında bizi bilgilendirir misin?
Ben ilk kez topa dokunduğumda 9 yaşındaydım ama başlamam ve bırakmam bir oldu. Çünkü kızlar bana gülüyordu. Sayı atamıyordum, turnike yapamıyordum ve ben de bu durumdan hoşlanmadım ve bıraktım. Bale, judo gibi bir çok sporla uğraştım. 12 yaşımda basketbol oynamaya başladım. İnsanların ne dediklerini dinlemedim. Oynamaya devam ettim. Sonrasında şehir takımına, ulusal takıma falan gittim. Ulusal takıma gitmeye başladığımda üniversitelere bakmaya başladım. Onlar da bana teklif getiriyorlardı. Las Vegas benim için iyiydi. Ya okula gidecektim ya basketbol oynayacaktım ve Las Vegas Üniversitesi benim için çok ideal oldu çünkü hem okulumu okudum, hem de basketbola devam ettim. Psikoloji okudum Las Vegas’ta, WNBA’de 3 sezon New York’ta, 3 yıl İtalya’da sonra, Sparta Prag ve son olarak da Fenerbahçe’de oynuyorum.
- İtalya, Rusya ve Türkiye liglerinde forma şansı buldun. Bu ligler hakkında bir değerlendirme yapar mısın?
Ben Türkiye’de gördüğüm profesyonelliğe çok şaşırdım. İtalya’da oynadım evet profesyonellerdi ama yarı profesyonellerdi. Ama Fenerbahçe’de ciddi anlamda bir profesyonellik var. Bütün Türkiye sizi izliyor. Bayan basketboluna da ciddi saygı duyuyorlar ve ona göre bu işi yürütüyorlar. Taraftarlar geliyor. Bütün maçları izliyorlar.

- WNBA’den bir çok oyuncu Türkiye’ye geliyor. Sence onların burayı tercih etme sebebi nedir?
WNBA’den daha çok insan da gelmeye devam edecektir. Çünkü buradaki rekabet insanları cezbediyor. Takımlar, kulüpler iyi ve mücadele üst düzeyde. Özellikle de profesyonellik nedeni ile Türkiye ve Fenerbahçe tercih ediliyor.
- Spor okulların olduğunu biliyoruz. Bize bu okulların işleyişi hakkında bilgi verir misin?
Bu tam anlamıyla bir okul değil aslında bir kamp. Burada İbrahim Kutluay’ın yaptığı gibi bir okul değil. Yılda bir ya da iki kez yapılan 50 çocuğu kapsayan bir kamp. Kursiyerlere deneyimlerimi ve basketbolu anlatıyorum. Bu şekilde yardımcı olmaya çalışıyorum.

- Ne seni böyle biri girişime itti?
Bu, tamamen basketbol yaşantımla ilgili. Las Vegas’ta çok fazla çocuk ve çok fazla hayrana sahibim. Onlar bana çok şey verdi ve benim de onlara bunu geri verebilmem gerekiyor. Maçlarıma gelen çocuklar ayakkabımı ya da bir gün formamı alabileceklerini düşlüyorlar. Bunun için uğraşıyorlar. Bu beni ve onları birbirimize yaklaştırıyor. Bu nedenle böyle bir organizasyonun yapılması gerektiğini düşündüm. Ayrıca küçüklüğümde bana örnek olabilecek bir bayan basketbolcu yoktu. Ya da yol gösterebilecek biri. Ben kendime Alba Berlin’de bir erkek basketbolcuyu Teoman Ali Begovic örnek aldım. O benim için çok büyük öneme sahip bir basketbolcuydu. Benim yol göstericim oldu. Beni eğittiği için ne kadar mutlu olduğumu size anlatamam. Şimdi ben de bu 7 ile 10 gün arasında değişen kamplarda çocuklara en azından bir şekilde yol gösterici olmak ve onların ufuklarını genişletmek istiyorum. Noel’de hep Las Vegas’a giderim ve orada birkaç gün kalırım. Çocuklarla bu şekilde vakit geçirebiliyorum. Ayrıca bu bana çok da iyi geliyor.
- Sen de bir anlamda bir antrenör sayılırsın. Kendini basketbolcu olarak nasıl değerlendiriyorsun?
Ben oyunun mantığını çözebilen bir yapıya sahip oyduğumu düşünüyorum. Maçlarda birkaç dakika sonra neler olabileceğini hesaplayabiliyorum. Bu da çok işime yarıyor. Bazen benim için kötü de olabiliyor. Ama genelde seviyorum bu durumu.

- Gelecek ile ilgili planların neler?
Bundan sonraki aşamada kendini nerede görmek istiyorsun?4 çocuk yapmak, psikoloji doktoramı tamamlamak ve psikolog olmak. Bununla birlikte ailelere yardım etmek istiyorum ama bunlar, uzun vadeli planlarım arasında bulunuyor. Şimdilik oynayabildiğim kadar basketbol oynamak istiyorum. Büyük bir ailem olsun istiyorum. Kardeşlerim anne ve babam Almanya’da, ben ABD’de yaşıyorum. Bu durumda bir arada büyük bir aile olmamız zor ama ben bu durumu kendi kalabalık aileme sahip olarak gidermeyi planlıyorum.

- Eşin ile ayrı ülkelerde hatta ayrı kıtalarda yaşıyorsunuz. Bu zorluk yaratmıyor mu?
Biz birbirimizi kolejden beri tanıyoruz. Kolejden bu yana süren uzun süreli bir ilişkimiz var ve o benim hayatımın basketbol olduğunu biliyor. Bu nedenle de en ufak bir durumda galiba aklına bu tutkumu getiriyor ve benim için mutlu oluyor. Bunun sonsuza kadar da devam etmeyeceğini biliyor. Ayrıca fazlasıyla anlayışlı ve sporu seven birisi ama bu yinede çok zor. Onun bir spor şirketi var ilk okuldan başlayarak bir çok yaş grubunda çocuğu eğitiyor.

- Almanya’da doğdun, büyüdün. Orayı özlüyor musun? Türkiye’de yaşamak nasıl?
Yavaş yavaş alışmaya başladım. İlk birkaç ay zorluk her yerde çekilir. Zaten küçük bir kentte doğup büyümüş bir insan olarak büyük şehirlere alışmam biraz daha zor. Türk kültürü ile ilgili çok fazla şey öğrenmeye başladım. Bazılarını anlayamıyorum, anlamakta zorluk çekebiliyorum ama öğreniyorum.

- Ne gibi?
Mesela İstanbul’dan Sakarya’ya gittiğinizde çok farklı bir kültür ile karşı karşıya kalabiliyorsunuz. İstanbul çok modern bir şehir. Yemeklerini seviyorum. Her şeyi seviyorum. Koyun etinden pek hoşlanmıyorum ama onun dışında yapılan bir çok yemek hoşuma gidiyor. Mesela pideye bayılıyorum. Lahmacunu da koyun etiyle yapılmadığı sürece yiyebilirim. Ayrıca burada bir sürü sebze var ve ben bu durumdan çok mutluyum.

- Ailen ve çocukluğun ile ilgili bize neler anlatabilirsin?
Ben kendimi bildim bileli tüm ailem basketbol oynar. Zaten benim büyüdüğüm yer küçük bir şehirdi. 2 bin kişi yaşıyordu. Çok güzel bir çocukluk geçirdiğimi söyleyebilirim. Temiz hava, güvenli bir ortam ve biz 5 kardeştik. En büyükleri de bendim. Hep onları kollamak durumunda kalırdım. “1-2-3-4! tamam ben de buradayım, gidebiliriz” şeklinde bir misyonum vardı benim.

- Fenerbahçe’ye geliş öykünü bize anlatır mısın?
Aslında Fenerbahçe’ye geliş öyküm enteresan. Çünkü birkaç takım daha vardı benimle ilgilenen ve sanki bir şey bana “Linda, Fenerbahçe’ye gitmelisin” dedi ve ben de geldim. Hayatımda zaten kariyerim ile ilgili durumlarda bunu sık sık yaşıyorum. İtalya ve Rusya için de aynı şey oldu. Bu hissetmekle alakalı. Las Vegas Üniversitesi’ni de seçmemde bu hissin etkisi oldu.

- Kulübümüzün diğer sporcularıyla ilgili neler söylersin?
Bence Fenerbahçe’deki sporcuların hepsi gayet profesyonel. Çok sayıda idman yapıyorlar. Görevlerinin bilincindeler. Bizim şubedeki sporcular ise, bütün hayatlarını basketbola adamışlar. Bu da profesyonelliklerini gösteriyor.
- 100. yılda Fenerbahçe’desin. Bundan onlarca yıl sonra taraftarlar ya da Fenerbahçe’ye ilgi duyanlar, baktıklarında 100. yılda Linda Fröhlich’i görecekler. Bu seni nasıl etkiliyor?
Aslına bakacak olursan, bu konuya hiç böyle yaklaşmamıştım. Kendimi gerçekten şanslı hissediyorum. Gelecek yıl Fenerbahçe’de olur muyum, olmaz mıyım net bir şey söyleyemem ama şu anda Fenerbahçe gibi bir spor kulübünde olmak benim için çok büyük önem taşıyor. Keşke final – four’a da gidebilseydik ama Türkiye Ligi’nde ve Kupasında başarıyı yakalayarak rahat bir nefes almak istiyoruz. Çünkü bu durum bizim için çok önemli.

- Fenerbahçe taraftarı seni çok seviyor ve sana bir çok sürpriz yapıyor. Bu kadar kısa bir sürede, taraftarla bu kadar iyi bir diyalog kurmayı nasıl başardın?
Onlar için ne düşünüyorsun?Ben onlara çok teşekkür ediyorum. İnsanların her zaman iyi ya da kötü anları olabilir ama Fenerbahçe taraftarı hep bize destek veriyor, hep iyi yanımızı görmeye yatkınlar ki bu çok büyük bir motivasyon kaynağı bizim için. Beni neden seviyorlar aslında buna verebileceğim net bir yanıtım yok. Beni sevmeleri bana onur veriyor. Bunun bir iş olduğunu biliyorum ama benim tüm kalbim bu takımın başarılı olması için uğraşıyor. Taraftar da bunu sanırım hissediyor. Zaten şöyle bir durum var gerçekten çok başarılı olabilecek bir takıma sahibiz. Onlar da ne kadar mücadele ettiğimizi ne kadar çaba harcadığımızı görüyorlar.

- Unutamadığın bir anın var mı, taraftarlarla ilgili olarak?
Bana üç büyük sürpriz yaptılar ve bu benim için gerçekten unutulmazdı. Öncelikle beni kraliçeleri seçtiler ki bu tarif edilemez bir mutluluktu. Benim için bir şarkı bestelediler ve en son olarak da bana bir pankart yaptılar ama benim için en unutulmazı hazırladıkları tahttan, asaya ve taca kadar eksiksiz olan hazırladıkları kraliçe ilan etme törenleriydi.
- Futbol maçlarımızı izliyor musun?
Statta henüz hiç maç izleyemedim ama arada sırada televizyonu açıp bizim çocuklar ne yapmış diye futbol maçlarına bakıyorum.

- Fenerbahçe taraftarına ve camiasına Fenerbahçe Dergisi aracılığı ile söylemek istediğin bir şey var mı?
Sarı – lacivert forma altında oynamanın büyük bir onur olduğunu söylemek istiyorum. Bu takıma emek veren herkese çok teşekkür ediyorum. Dünyada tanıdığım en iyi taraftarlara da teşekkür etmek istiyorum. Çünkü bir çok ülke ve bir çok takım gördüm ama onlar kadar takımlarını her yerde bu kadar organize şekilde destekleyen bir taraftar grubu daha görmedim. Herhangi bir ülkeye gittiğimde bile beni bulabiliyorlar. Bu inanılmaz bir şey ve bence bu Fenerbahçe taraftarının takımlarına ve kulüplerine olan sevgisini gösteriyor. Çok sayıda antrenman ve maç yapabilirsiniz ama taraftarın etkisi her yerde özellikle de maçlarda çok büyük.

- Son olarak, Zafer Kalaycıoğlu ile ilgili olarak neler söylemek istersin?
Zafer Kalaycıoğlu gibi bir coachla çalışmak benim için büyük bir mutluluk sadece çok iyi bir antrenör değil aynı zamanda çok da iyi bir insan. Onun takımında olmak bir ayrıcalık.

Hiç yorum yok: